23 Ağustos 2010 Pazartesi

KADINLAR REFERANDUMDA NEDEN HAYIR DEMELİ?- Kırkyama 22 Ağustos 2010

KADINLAR REFERANDUMDA NEDEN HAYIR DEMELİ?

Gündemimiz referandum. Her ne kadar memlekette bugünün bir konusuymuş gibi ortaya konulsa da AKP hükümetinin bir demokratik açılma hamlesi olarak gündeme getirdiği anayasa değişikliğinin temelleri, aslında 2007’ye kadar uzanıyor. Demokratikleşme söylemi altında gerçekleştirilen bu hamle, bir grup akademisyenin hazırladığı taslak metinin de rafa kaldırılmasıyla birlikte AKP hükümetinin vaatler listesinde yerini aldı. Şu an geldiğimiz noktada ise hazırlanan yeni anayasanın sembolik bir biçimde 12 Eylül darbesinin 20. yılında referanduma sunulması gündemde. Bütün bu süreçte talepleri, ihtiyaçları ve sorunları gündeme alınmayan kesimlerden biri de kadınlar. AKP sözcüleri “Size pozitif desteğin önünü açacak bir düzenleme getirdik ya” diyerek kadınların taleplerini karşılamaktan uzak maddelerle kadınlardan evet oyu istiyor. Pek çok kesim 12 Eylül darbesinin ürünü olan yasakçı anayasanın değişmesi gerektiğinde hemfikir. AKP hükümetinin ortaya koyduğu anayasa paketinin bu yaraya merhem mi olduğu yoksa darbe anayasasına yama mı yaptığı çeşitli kesimlerce tartışılıyor. Ezilenler ve emekçi sınıflar açısından ise durum çok daha kapsamlı ve farklı açılardan irdelenmeye ve paylaşılmaya çalışılıyor. Emek Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Türkiye Komünist Partisi ve Halkevleri ortak bir açıklama yaptı ve “Hükümeti elinde bulundurduğu 8 yıl boyunca ekonomik, sosyal ve siyasal saldırıları arttırarak sürdüren AKP, bu değişikliklerin geçmesi halinde, işçi ve emekçiler tarafından fiili ve yasal olarak kullanılan birçok hakkı da gasp ederek, topyekûn bir saldırıya geçecektir. Referandumda Hayır diyerek, sadece aldatmacayı boşa çıkarmış olmayacağız, aynı zamanda emek ve demokrasi düşmanı AKP’ye bir ders vermiş olacağız” dedi. Dün bir basın açıklamasıyla AKP Anayasasına Hayır diyen EMEP, ÖDP, TKP ve Halkevlerinden kadınlara sorduk: Kadınlar referandumda neden hayır demeli?



AKP ZİHNİYETİNDEN İLERİ DÜZENLEME BEKLENEMEZ
Selma Gürkan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı

Kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde yer alan (Ek: 7.5.2004–5170/1 md.) “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” ifadesi getirilerek kadınlar lehine düzenleme yaptıklarını ifade etmektedirler. Paketle eklenen fıkra, önceki düzenlemeye bir yenilik getirmiyor. Kadınların fiili eşitliğini sağlamak için siyasette, ekonomik haklarda, toplumsal yaşama katılımda, şiddete karşı korumada özel önlemlerin alınması yönünde devlete ve genel olarak kamuya, sermayeye özel yükümlülükler getiren bir düzenleme değil. Neler yapılacağı yine siyasi iktidarların keyfine bırakılmış oluyor.
Erkek bakanların eşlerini arka masalarda tek başına yemek yemeye mahkûm eden, kadınlara üç çocuk doğurmayı görev veren, Kürt sorununda çözüm için Türk erkeklerine Kürt kadınlarını kuma öneren AKP zihniyetinden, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça ifade eden Hükümet başından kadın haklarında ileriye giden düzenleme beklenemez.
Bu zihniyetin sonucudur ki, son 10 yılda kadına yönelik şiddette %1400 artış olmuştur. Doğumundan itibaren yaşama eşitsiz başlayan kız çocukları için köklü bir anlayış değişikliği yapılmadıkça, bu anlayışı besleyecek yasal düzenlemelerle korunmadıkça, eğitimden güvenliğe tüm kamu alanında koruyucu düzenlemeler yapılmadıkça sorunun çözümünün sağlanamayacağı aşikârdır.
Kadınlar, emekçi sınıfların bir parçasıdır. Kamu emekçilerine grev hakkını yasaklayan, işçi sınıfını örgütsüzleştirmeyi amaçlayan birden fazla sendikaya üye olma ve aynı işyerinde birden fazla TİS’e imkan veren, Ekonomik-Sosyal Konsey’le yerli ve yabancı sermaye için tüm ülkeyi serbest bölgeye çevirmeye çalışan düzenlemeler kabul edilemez. Aleviler ve tüm inanç kimliklerine eşit haklar getirmeyen, Kürtlerin eşit haklar talebini görmezden gelen bir Anayasa demokratik Anayasa olamaz. Halk iradesini barajlarla engelleyen 12 Eylül Anayasası’nın yamanarak devamı anlamına gelen bu Anayasa’ya hayır diyeceğiz.
İşçi ve emekçileri, Kürtleri, Alevileri görmeyen bir anayasaya nasıl ki hayır diyorsak, kadınları görmeyen anayasaya da hayır diyeceğiz, aldatmalara, kandırmacalara gelmeyeceğiz.

HALKI APTAL YERİNE KOYANLARA, İKİNCİ 12 EYLÜL’DE DE HAYIR DİYORUZ!
Hanife Şahan TKP Emekçi Kadın Bürosu Üyesi

TKP’li kadınlar olarak hayır diyoruz çünkü söz konusu değişiklik önerisi kadınlar açısından hiçbir ilericilik barındırmıyor. AKP, ‘sivil’ Anayasa ile ‘kadınlara pozitif’ ayrımcılık getireceğini söylüyor ancak sekiz yıldır kadınların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel konumlarında ciddi bir mevzi kaybı olduğunun da üstünü örtüyor. Sekiz yıllık AKP iktidarı içinde ekonomik krizden ve yoksulluktan en çok etkilenen kesim kadınlardır.
Şiddet artık günlük yaşantımızın bir parçası hale gelmiştir. Kadın cinayetleri gazetelerin üçüncü sayfasına sığmamaktadır. Gericilik, sadaka kültürü ve kaderci anlayış toplumun dokusuna yer ederken, bunların kadınlar üzerindeki etkisi iki kat fazla olmaktadır. AKP’nin kadınlardan istediği evlerimizde oturup, en az üç çocuğa bakmaktır. Böyle düşünmeyen ilerici kadınların sesleri de kıstırılmaya çalışılmaktadır. Bu Anayasa emperyalizmin talepleri doğrultusunda sermayenin, Türkiye’de hiçbir engel tanımadan at koşturmasını amaçladığından toplumun yarısını oluşturan biz kadınlar için ciddi bir hak kaybı yaşanacaktır.

Kadınlar açısından ilerici bir anayasa işçi sınıfının çıkarları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Taleplerimiz bellidir. Her mahallede ücretsiz kreş, çamaşırhane, yemekhane olmalı, ev emekçisi kadınlara sigorta bağlanmalı, kadınların ekonomik, sosyal, siyasal hayata katılımın önünün açılması için gerçekçi tedbirler öngörülmeli, mevcut yasada kadınlar lehine kapsamlı değişikliğe gidilmelidir. Medyada, ilköğretim ve lise ders kitaplarında kadını aşağılayan, ikinci sınıf konumuna çeken her türlü bilgi kirliliği temizlenmeli ve bu alanda yasal düzenlemeler getirilerek yaptırım uygulanmalıdır.

ANAYASA PAKETİNDE KADINLARA EŞİTLİK YOK
Semra Ocak İstanbul Halkevi Yöneticisi

AKP anayasa paketini, kadınlara dönük eşitlikçi önlemler içerdiğini ve “pozitif ayrımcı” olduğunu söyleyerek savunuyor. Biz bunun yalan olduğunu, hem anayasadaki değişiklik maddesine, ama mutlaka AKP’nin 8 yıllık dönemi boyunca uyguladığı kadın politikalarına ve kadına bakışını ortaya koydukları anlayışlarına bakarak anlayabiliyoruz.
AKP iktidarı boyunca da, gerek Başbakan gerek bakanların ağzından ifade ettikleri sözlerle ve tutum alışlarıyla, kadını çocuk doğurmakla görevli evin kutsal bekçisi olarak gördüğünü ilan etmekten geri durmadı, siyasette öne çıkardığı kadınları ise hem diğer siyasi partiler gibi vitrin malzemesi olarak kullanıp, hem de muhafazakar kimliğin taşıyıcısı olarak öne çıkardılar.
Meclisten geçirdikleri Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasası en çok da kadınları vurdu, kadınların tüm sosyal güvencelerini yerle bir etti. 8 yıl boyunca kadın cinayetleri binlerce kat arttı; hem toplumdaki muhafazakârlaşma hem de AKP’nin kadına dönük bakışı nedeniyle şiddet karşısında alınan yasal düzenlemeler hayata geçirilemedi. Hatta AKP bu süreçte tecavüzcüye tahrik indirimi, küçük yaşta evlilik gibi önerilerle kadına şiddeti besleyen denemelere girişti.
Şimdi anayasa paketini, tüm bu toplumsal dokuyu, yasal düzenlemeleri ve AKP’nin bakanlarının, belediye başkanlarının, milletvekillerinin kadına bakışını toptan değiştirecek sihirli bir formül gibi sunuyorlar. Ne yasa maddesi, ne de AKP’nin kadın politikaları maalesef iyimser olmamıza izin vermiyor. Tam tersine AKP’nin Anayasa değişikliği paketi ile neoliberal gerici politikalarını daha rahat uygulayabileceğini, bu politikalara anayasal güvence kazandıracağını düşünürsek, kadınlara tüm bu yoksulluk, talan ve gericilik sistematiğinden eşitlik çıkmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

KADINLAR ‘KORUNMAYA MUHTAÇ’ STATÜSÜNDE DEĞERLENDİRİLİYOR
Sema Yazan Özçetin ÖDP Türkiye Kadın Koordinasyonu
AKP’nin anayasa değişikliği paketi, tamamen küresel ve yerel sermayenin, iktidarın ihtiyaçlarını gidermek için hazırlanmıştır. Gerçek bir anayasa toplumun tüm kesimlerinin katıldığı, tartıştığı bir biçimde gerçekleştirilebilir. Emekçilerin, Kürt halkının, Alevilerin, kadınların ihtiyaçlarını karşılamayan, hatta kazanımları geriye götüren bir anayasa değişikliği demokratik ve eşitlikçi olamaz.
Kadınlarla ilgili CEDAW gibi uluslararası bir sözleşmeye imza atmış olan devlet, bunun gereği olarak, ayrımcılığa karşı önlemler almak zorundadır. Uluslararası sözleşmelerin iç hukukun üstünde yaptırımları vardır. Oysa AKP’nin anayasa paketinde sunulan değişiklikte geri adım atılarak kadınlar ‘korunmaya muhtaç’ statüsünde değerlendirilmektedir.
Kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı inancını taşıyan, ‘kadın erkeğin tamamlayıcısıdır’ zihniyetiyle davranan başbakanın "kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" dediği; danışmanının 4. eşe kadar evlenmek istediğini beyan ettiği; iş isteyen bir kadına "evdeki işler yetmiyor mu?" diye yanıt verilen; "kızlar erkekler ayrı sınıflarda okuyabilir" diyen bakanların olduğu bir ülkede, kadına yönelik ayrımcılığın artması da tesadüfi değildir.
Biz kadınlar her geçen gün artan şiddet ve cinayet olaylarına karşı somut, çözüm üretici tedbirler alınmasını istiyoruz. İş güvencesi istiyoruz. İş yerlerinde kreş, 35 saat çalışma süresi, sosyal ve siyasal haklar talep ediyoruz. Kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi en çok kadınları etkiliyor. Kamusal ve temel hakların anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz. Anayasada cinsel yönelimi farklı olan tüm kesimlerle birlikte eşit yurttaşlık hakkı istiyoruz.
Biz kadınlar, başta anayasa olmak üzere Medeni Kanun, Türk Ceza Yasası, İş Yasası ve Siyasi Partiler Yasasındaki kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını istiyoruz.
Bu nedenle eşitlikçi anayasa aldatmacasına "hayır" diyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder