14 Ekim 2010 Perşembe

Evyap’lı anneler ‘çalışan anne’ olmayı anlatıyor- Ekmek ve Gül Ekim 2010 Sayısı Yazıları

Evyap’lı anneler ‘çalışan anne’ olmayı anlatıyor
Bu başlık, Evyap sabun farikasının iç iletişim yayını olan “Evyap Dünyası” adlı derginin 19. sayısında yer alıyor. Derginin forum sayfaları Evyap’ta çalışan annelere ayrılmış. Neredeyse tamamı yönetim kadrosunda olan altı kadın, çalışan anne olmanın zorluklarını ve bu zorluklarla nasıl başa çıktıklarını anlatıyor.
Onlar da annelerine, kayınvalidelerine, bakıcılara ya da yuvalara emanet ettikleri çocuklarını her anne gibi olabildiğince iyi yetiştirme gayretinde. Çalışan anne olmanın zorluğunun, çocuklarına ayırabildikleri zamanın kısıtlı olmasından kaynaklandığı konusunda birleşiyorlar. Çocuklarıyla “planlı” ve “kaliteli” zaman geçirmenin, ev ile iş arasında dengeyi kurabilmenin önemine değiniyorlar. Kurslardan sinemaya, tiyatroya dek çocuklarıyla birlikte bulundukları etkinlikleri anlatıyorlar. Söylenenlere bakılırsa, çalışan anne olmanın zorluğu esasta bundan ibaret.

Elbette, yüzlerce kadın işçinin çalıştığı Evyap’ın iç yayınında orada yaşanan sorunlara bunun ötesinde değinilmesini beklemek saflık olurdu. Hele çocuk sahibi işçi kadınların sorunlarına... Çünkü, Evyap işçisi kadınların büyük bir çoğunluğunun günlük çalışma saatleri, dergiye görüş veren yönetici kadınların aksine 12 saat civarında ve aralarındaki ücret farkını tahmin etmek çok da zor değil... Çünkü, Evyap işçileri dönem dönem toplu dilekçelerle, eylemlerle vb. talep etmelerine rağmen fabrikada halen bir kreş açılmış değil...
İşte bu yüzden Evyap’ın dergisinde kendilerine yer bulamayan Evyap’lı işçi annelerin söyleyeceklerine biz kulak verelim istedik.

Şenay Kumuz'un haberi...



Bir de bize sorsunlar!
Evyap fabrikalarında çalışan, çoğu kadın binlerce işçinin sadece dörtte biri kadrolu ve sendikalı. Geri kalanı iş güvencesinden ve çoğu haktan yoksun olarak düşük ücretle taşeronda çalışıyor. Özellikle taşerona bağlı olan çocuklu kadın işçiler nerdeyse her gün 12 saat çalışıyor. Uzun çalışma saatleri yüzünden çocuklarına değil zaman ayırmayı, onları göremediklerini dile getiriyorlar. Çocuklarının okullarında yaşadıkları sorunları çözemediklerini, yardımcı olamadıklarını anlatıyorlar.
Konuştuğumuz kadın işçilerden biri kızını üç yıldır dershaneye gönderdiği halde SBS sınavlarında düşük puan aldığını, bunda bir kez olsun onun okuluna ya da dershanesine gidememiş olmasının payı olduğunu anlatıyor.
Bebeklerini ya annelerine ya da kayın validelerine, daha büyüklerini ise evde kendi hallerine bırakarak gittikleri işlerine yine onlar için katlandıklarını söylüyorlar. Bayramlarda bile çalıştıklarını belirten kadın işçiler, çalışma koşullarının ağırlığından bahsediyorlar: “Eve geldiğimizde dergide anlatıldığı gibi çocuklarımızın isteklerini yerine getiremiyoruz. Onların bize olan özlemlerini gideremiyoruz. Çoğunlukla külçe gibi yatmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden.” Hatta yorgunluğun verdiği gerginliği ister istemez çocuklarına yansıttıklarını söyleyen kadınlar, “Biz çocuklarımızı kreşe veremiyoruz. Buna maaşımız da yetmez. Gelsinler de bunu haber yapsınlar bir. Bize sorsunlar, sağlık sorunlarımızı yazsınlar” diyerek tepkilerini dile getiriyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder