14 Ekim 2010 Perşembe

Yanlış soru yanlış yanıt- Ekmek ve Gül Dergisi Ekim 2010 Sayısı Yazıları

Şimdilerde hangi kanalı açsanız, hangi gazeteye baksanız, hangi internet sitesini dolaşsanız, “Fatmagül’ün suçu” tartışılıyor. Tartışma derken, sakın ola tecavüz suçu, kadının cinsel obje olarak sunulması ya da kadın figürünün her daim tecavüzle nasıl karşı karşıya kaldığı falan değil... Tecavüz sahnesi ne kadar izlenmiş, kimler nasıl tecavüz etmiş, Beren’in göğüsleri görünmüş mü? Bu arada döndüre döndüre yayınlanan eski bölümleri izlemeyenlerin de gözüne sokuluyor.
Bu sahnelerden etkilenen milyonlarca kadın var… Milyonlarca kadın dünyanın neresinde, hangi yaşam statüsünde olursa olsun, izlediğimiz dizidekilerine benzer olaylar yaşıyor. Ya tacize uğruyor ya şiddet görüyor ya da tecavüze uğruyor. Üstelik yakınlarından aldığı tepkiler bazen aynı dizideki gibi olabiliyor.

Çağrı Sarı'nın yazısı...



Kadınlar mahkemeye başvurmuyor, kimi zaman tecavüze uğradığını bile saklıyor. Çünkü hala kadınların büyük bir bölümü tecavüze uğradıktan sonra öldürülüyor, tecavüzcüsüyle evlendiriliyor ya da tecavüze uğramak onun suçuymuş gibi gösteriliyor. Tıpkı bu dizide olduğu gibi…
Yayınlanmadan haftalar önce pazarlama yöntemleri başladı. “Hülya Avşar mı güzel tecavüze uğrayacak Beren Saat mi?” günlerce tecavüz sahnesinin nasıl olacağı tartışıldı. İlk yayınlanacağı gün medya sitelerinde “Fatmagül bu gün tecavüze uğrayacak” haberleri yapıldı ve ertesi gün aynı sahne onlarca medya sitesinde “tecavüz sahnesi izle” şeklinde pazarlandı. Kadının cinsel meta olarak sunulması bu diziyle birlikte bütün iğrençliğiyle görüldü. İnternet Fatmagül’ün tecavüze uğramasıyla ilgili yüzlerce geyik malzemesiyle doldu taştı ve bu söylemler futbol sahalarına yansıdı.

Tecavüz hak edilebilir mi?
‘Dizilerdeki bu tür sahneler tecavüzü insanların kafasında normalleştirir' eleştirilerini haklı çıkaran 'çirkin' olay, Ankaragücü ile Kasımpaşaspor arasında oynanan futbol karşılaşmasında tezahürat oldu. Üstelik bu görüntüler kameraya çekildi ve marifetmiş gibi sosyal paylaşım sitelerinde paylaşıldı. Ankaragücü taraftarı, ‘Hap içip patlattık, Fatmagül’e rastladık, Fatmagül’ün suçu yok, biz onu Bihter sandık’ diye bağırdı durdu. Böylelikle Fatmagül’ü değil belki, ama amcasının yeğeniyle aşk yaşayan Bihter’in tecavüze uğraması haklı olarak sunuldu. Yani Bihter ahlaksız, o tecavüzü de hak eder şiddeti de!..
Türkiye’de reyting ve para kaygısı içerisinde olan erkek egemen bir medyaya sahipseniz dizilerde sosyal mesaj vermek, farkındalık yaratmak falan tamamen masal oluyor. Tecavüz tiksindirici olarak mı sunuluyor, yoksa sahne, pornografik malzemeye mi dönüştürülüyor? Bu sahnelerin verildiği haberlerden bir ikisini karıştırıp, yapılan okur yorumlarından alıntılarla devam edelim:
“Erkek olan bilir tahrik olmanın ne demek olduğunu. Tabiî haklı değildir tecavüz eden, ama atalarımız ne demiş ‘kapını sağlam tut ki komşunu hırsız tutmayasın...”
“Taraftar doğruyu söylemiş, niye çirkin diyorsunuz? Neyin çirkin neyin doğru olduğuna siz mi karar veriyorsunuz? Bir insanın eşinin yeğeni ile yatması doğru, ama 4 kişinin tecavüzüne uğraması mı yanlış?”
“Ya, keşke şu yenge tecavüze uğrasa da görse gününü”...
Gerçekten duyarlı okur yorumları da olduğunu belirtmek gerek. Ancak yukarıdaki korkutucu yorumlar, küçümsenmeyecek kadar fazla.
Kadını aşağılayan, tecavüzü haklı gören bu yorumların tek sorumlusu değil ama erkek egemen kapitalist medyanın bu yorumlarda büyük payı olduğunu atlamamak gerek. Zira yayınlandığı günden itibaren tecavüzü meşru göstermek için elinden geleni yapıyor. Fatmagül’ün gece dışarı çıkması, ‘başına bir şey gelecek’, ‘fıldır fıldır geziyor’ vurgusu da işte bu nedenle sık sık tekrarlanıyor. ‘O saatte dışarı çıkmasaydı, sürekli gezmek yerine kırıp dizini evinde otursaydı tecavüze uğramayacaktı’ düşüncesi alttan alta haklı gösteriliyor.
Bu sahneleri izleyen de ya yanı başındaki kızına ‘bak gece dışarı çıkarsan bunlar başına gelir’ diyor, ya da ‘eee kızım senin de o saatte dağ başında ne işin var’ yorumunu yapıyor. Çünkü Fatmagül dizisi şuana kadar gelen bölümde bu şekilde sunuluyor.

Fatmagül’ün suçu yok
Vedat Türkali böyle bir kitap yazdığı zaman diliminde tecavüz mağdurları, tecavüzcüleriyle evlendirildiğinde ceza almıyordu. Türkali de belki de bunu eleştirmek için eseri kaleme aldı. Dizinin yapımcı/yönetmen ekibi de toplumsal bir yaraya değinmek amacıyla bu diziyi çektiklerini söyleyebilirler. Ancak böyle işler erkek egemen kültürle buluşunca, eleştirilirden eser kalmıyor. Üstelik bir de reyting kaygısı eklenince kadın bedeninin kullanımı meşruluk kazanıyor.
Ve gece sokağa çıkamayan, her gün taciz-tecavüz korkusuyla yaşayan, fiziksel ve psikolojik şiddetle yüz yüze kalan biz kadınlar, medyada bedenimizin boy boy kullanımına ses çıkarmadıkça, tecavüz sahnelerinin pornografi olarak sunulmasına göz yumdukça tecavüzün nasıl meşrulaştığını, nasıl yaygınlaştığını, internet ortamında ‘tıkla nasıl tecavüze uğradığını izle’ haberlerini daha çok göreceğiz.
Herkes “Fatmagül’ün suçu ne?” diye soruyor ve bir takım yanıtlar veriyor. Ancak Fatmagül’ün suçu yok. Suçlu sokakları aydınlatmayan belediyeler, koca dayağını görmezden gelen, serbest bırakan yasalar, reyting peşinde koşan erkek egemen medya, tacizciye tecavüzcüye yaptırım uygulayamayan sistem...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder