14 Ekim 2010 Perşembe

Şiddete karşı ilk adımlar- Ekmek ve Gül Ekim 2010 Sayısı Yazıları


Milyonlarca hemcinsimizi tehdit eden toplumsal bir sorun olarak karşı durmaya çalıştığımız şiddet, çoğu zaman kendi hayatlarımızın da tam içinde yakalayıveriyor bizi. Bazen tanık, bazen mağdur olarak… Kimi zaman bir komşumuz, bazen bir arkadaşımız, annemiz, bir akrabamız, iş arkadaşımız, belki hiç tanıdığımız bir kadın, belki de kendi kızımız ya da kendimiz olabiliyoruz aile içinde şiddete maruz kalan. Aile içi şiddeti “karışılmaması gereken bir mesele” olmaktan çıkarttığımızdan beri daha cesaretliyiz belki tanık olduğumuz şiddete müdahale etmekte.
İster şiddetin önlenmesi ve devletin görevlerine ilişkin mücadeleyi ilerletmek, isterse günlük yaşamımızda karşı karşıya kaldığımız durumlarda doğru yönlendirme ve destekte bulunmak için şiddete karşı neler yapabileceğimizi bilmek son derece önemli.
Aylin Okutan'ın yazısı...




Şiddetin farklı düzeyleri olduğu gibi her düzeyde farklılaşacak destek ve müdahale mekanizmalarına ihtiyaç var. Bunların her biri önemli, ancak bu yazıda daha çok şiddetten ve şiddeti uygulayandan uzaklaşmak, ayrı bir yaşam kurmak için adım attığımız ilk durumda nerelere başvurabileceğimiz üzerinde duracağız.


SOSYAL HİZMETLER KURUMU
Aile içi şiddettin mesai saati yok. Bu nedenle mesai saatleri içinde (hafta içi 17.00’ye kadar) olduğu kadar mesai saatleri dışında (hafta içi 17.00’den sonra ve hafta sonları) da hizmet sunumunun devam etmesi oldukça önemli.
Mesai dışı saatlerde telefonla ulaşılabilecek tek danışma hattı SHÇEK ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı. Bu hat 7/24 hizmet veriyor ve ücretsiz olarak aranabiliyor. Ülkenin her yerinden 183’ü çevirmemiz yeterli.

POLİS VE JANDARMA
Mesai dışı saatlerde telefonla ulaşabileceğimiz diğer yerler ise 155 Polis İmdat ve 156 Jandarma İmdat. 155’i aradığımızda yaptığımız şikâyet ya da başvuru kayda alınır. Bu da daha sonra yaptığımız başvuru ile ilgili yapılan ya da yapılmayan işlemleri takip edebilmemiz için önemli.
Ülkemizde karakola başvurup da evine gönderilen, başvurusu kabul edilmeyen, hatta aşağılanan, azarlanan kadınlar olduğunu biliyoruz. Bu da çoğumuzu karakola başvuru yapma ya da bir başkasına bunu önerme konusunda çekimser hale getiriyor ister istemez. 2009 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokolle, polisin şiddete maruz kalanları koruması konusundaki görevleri artırıldı. Protokolle, şiddet nedeniyle yapılan her başvurunun kaydının alınması ve gerekli müdahalenin yapılması zorunluluğu getirildi.
Yapılan başvuruyu değerlendirmemek, kadını eve göndermek, kadının isteği dışında barıştırmaya çalışmak gibi davranışlar ‘görevi ihmal’ anlamına geliyor. Protokolün kâğıt üstünde kalmaması için bunları bilmek ve gerektiği durumda şikâyette bulunmak ne yazık ki yine bizlere düşüyor.
Karakola mesai dışı saatlerde şiddet nedeniyle başvuru yaptığımızda, bize kalacak güvenli bir yer sağlamak onların görevi. Bunun için bulunduğumuz ilde sığınmaevi olması da gerekmiyor, o il ya da ilçede geceyi güvenle geçirebileceğimiz otel, misafirhane gibi bir yer sağlamak karakol görevlilerinin işi.

GÜVENLİ BİR YER
İster mesai içi ister mesai sonrası saatlerde olsun, şiddetten kurtulmak için evden çıktığımızda ilk ihtiyaç duyacağımız şey kalabileceğimiz güvenli bir yer. Bunun için mesai içi saatlerde başvurabileceğimiz yerler yeterli olmasa da, mesai sonrasına oranla biraz daha fazla. SHÇEK İl ve İlçe Müdürlükleri, varsa SHÇEK Aile Danışma Merkezleri yüz yüze ya da telefonla başvuruda bulunabileceğimiz yerlerden bir kısmı. Bulunduğumuz ilde bu kurumlara dair bilgimiz yoksa, ALO 183’ü arayarak bilgi ve yönlendirme isteyebiliriz. SHÇEK Aile Danışma Merkezleri’ne, sadece kalacak yer konusunda değil ihtiyacımız olan diğer destekler için de başvurabiliriz.


BELEDİYELER
Belediyelere bağlı kadın danışma merkezleri de şiddete maruz kaldığımız durumda başvurabileceğimiz yerler. Belediyeler Kanunu’na göre nüfusu 50 bini geçen belediyelerin sığınmaevi açma yükümlülüğü var, ancak bunu henüz çok az sayıda belediye yerine getiriyor. Nüfusu 50 binin altında olan belediyelerin de sığınma evi açmalarının önünde hiç bir engel yok. Ama her belediye de kadın danışma merkezi mutlaka olmalı. Çok az belediyede hem danışma merkezi hem sığınmaevi varken, bazılarında sadece kadın danışma merkezi var, çokça belediyede ise ne yazık ki hiç biri yok. Bu konuda hizmet vermesi gereken temel kurumlardan biri olduğu için, danışma merkezi olmasa bile belediyelere başvurup destek istemek, hizmet verme konusunda belediyeleri de zorlayacaktır. Bulunduğumuz yerde belediyelerin şiddet konusundaki hizmetlerine ilişkin bilgiyi de yine ALO 183’ten öğrenebiliriz.
Yaşadığımız yerdeki sağlık kuruluşları, cumhuriyet savcılıkları ve baroların danışma merkezleri de başvurabileceğimiz yerler arasında.

KADIN ÖRGÜTLERİ
Elbette başvurup destek ve dayanışma sağlayabileceğimiz yerlerden biri de şiddetle ilgili çalışan kadın örgütleri. Uzun yıllardır şiddetle mücadele eden ve bugün var olan kurumsal mekanizmaların oluşmasında büyük katkısı bulunan kadın örgütleri, bize gerekli bilgiyi de desteği de sağlayacaktır. Doğrudan şiddet konusunda çalışmasa bile bugün birçok kadın derneği de, şiddete maruz kaldığımızda neler yapabileceğimize dair destek ve yönlendirmede bulunuyor.
Elbette bunlar, şiddete maruz kaldığımızda ve ne yapabileceğimizi bilmediğimizde, ne yapmak istediğimize karar vermek için desteğe ve zamana ihtiyaç duyduğumuzda, güvenli bir yer aradığımızda, şiddetten uzaklaşmak istediğimizde ya da bir başkası buna ihtiyaç duyduğunda atabileceğimiz ilk adımlar. Kalacak güvenli bir yer sağladıktan, belki sığınamevine yerleştikten sonra da ne bizim ne bize hizmet sunması gereken kurumların işi bitiyor. Bu kısmına dergimizin bir sonraki sayısında yer vereceğiz.

En az 300 sığınmaevi olmalı
Ağustos 2010 tarihi itibariyle Türkiye’de SHÇEK’e bağlı toplam 837 kişi kapasiteli 37 sığınmaevi bulunuyor. Belediyeler, valilikler ve kadın örgütlerine bağlı toplam 605 kapasiteli 23 sığınmaevi var. Yani Türkiye’de toplam 1442 kişi kapasiteli 60 sığınmaevi bulunuyor. SHÇEK 2010 yılı sonuna kadar 5 sığınmaevi daha açmayı planlıyor. 5395 sayılı Belediyeler Kanunu’nun getirdiği yükümlülüğe göre ise Türkiye’de en az 300 sığınmaevi bulunması gerekiyor. TÜİK verilerine göre nüfusu 50 bini geçen 205 yerleşim yeri bulunuyor. Bunların bazıları il konumunda, bazıları ilçe ya da ilçeye bağlı belde belediyeleri. Buna göre, sadece İstanbul’da 37 kadın sığınmaevi bulunması gerekiyor.


BİLMEMİZ GEREKİYOR
Herhangi bir polis merkezine başvurduğunuzda polisin yapması gerekenlerden bazıları şöyle:
— Sizi dinler, şikâyetinizin ne olduğunu anlar
— Cumhuriyet Savcılığı’nı bilgilendirir
— Mağduriyetinizin tespiti ve tedaviniz için sizi en yakın sağlık kuruluşuna sevk eder, sağlık raporunuzu alır
— İhtiyacınız varsa, ücretsiz avukat görevlendirilmesi için işlem yapar
— Yasal haklarınız konusunda bilgilendirir
— Güvenliğiniz için sizinle birlikte değerlendirme yapar ve sonucu hakkında size ve SHÇEK’e bilgi verir
— Size başvurabileceğiniz yerler hakkında bilgi içeren broşür verir
— Barınma ihtiyacınız varsa sizi SHÇEK’e yönlendirir. Acil barınma ihtiyacınız varsa ve yüksek riskli durumdaysanız SHÇEK’ten bir görevliyi polis merkezine davet ederek sizinle görüşmesini sağlar
— Şiddete ilişkin siz doğrudan başvurmadıysanız bile başkalarının ihbar ve şikayetini değerlendirir.
Bunlar yapılmadığında ya da eksik yapıldığında şikayet etme hakkımız var.

(KSGM Aile İçi Şiddetle Mücadele El Kitabı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder