7 Eylül 2010 Salı

Yeni adımlar atmanın tam zamanı - Ekmek ve Gül Dergisi Eylül 2010 Sayısı Yazıları


Yeni adımlar atmanın tam zamanı 

Yaz dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Biraz rehavet, biraz sıcak, biraz yorgunluk, ama bol siyasetin içinde harmanlanıp deme bıraktık kendimizi. Eylül demek yazın o harlı sıcağında zamana bıraktığımız, halılarla köşeye kaldırdığımız sorunların, sıkıntıların çatkapı evin içine, hayatın ortasına girivermesi demek. Bayramın koşuşturmasına karışacak okul telaşı, çocukların eğitim ihtiyaçlarına karışacak kış hazırlıkları, yakacak-yiyecek derdine karışacak işten eve dönmenin yorgunluğu… Naftalinli kıyafetler çıkacak daha, temizlediğimiz her şey silbaştan temizlik bekler. Eğitime ayrılan pay düştükçe cebimizden çıkan paranın nasıl da arttığının yeniden ortaya çıktığı aydır Eylül. Çaktırmadan üst üste yapılan zamların sinsi sinsi cebimizden götürdüklerinin pat diye karşımıza çıktığı aydır. Aza koysak dolmaz, çoğa koysak almaz harcama listelerimize bir de “kışın nasıl ısınacağız” derdinin eklendiği aydır.


Bir de eğitimden sağlığa, barınmadan beslenmeye yaşamımızın her alanında karşımıza çıkan yanlış politikalara karşı evden dışarı çıkıp başka kadınlarla buluşmanın adıdır eylül. Seçim arifesinde girilen bir sonbaharın sesimizin daha gür çıkmasına gebe olduğu aşikar. Biz de eylül ile birlikte yeni adımlar atalım, daha çok kadınla buluşalım, sesimizi çoğaltalım istiyoruz. Daha iyi bir dergi için yeniden kollarımızı sıvadık. Yazılarınızı, haberlerinizi, röportajlarınızı, mektuplarınızı yani her türlü katkınızı Ekmek ve Gül’e bekliyoruz.
***
Öte yandan 12 Eylül’de yapılacak anayasa referandumuyla ilgili tartışmalar memleket çapında hararetle devam ediyor. Bizim payımıza ne düşeceğini anlamak o yaldızlı televizyon kanallarındaki tartışmalara hapsolmuşsak zor elbette. Sanki çok uzağımızda, sanki hayatımızın dışında bir tartışmanın ortasına atılıvermişiz gibi hissettirse de olup bitenler, bu tartışmaya katılmalı, bizi hiçe sayarak bizim adımıza yapılanlara müdahil olmalıyız. Çünkü bir ülkenin anayasası, oradaki her insanın nasıl bir ortamda yaşayacağına yanıt verir. Her birimizin haklarına, o hakların nasıl kısıtlanacağına dair bir şeyler söyler. Peki hiç bize sorulmadan hazırlanıp cilalanıp önümüze konulan bu AKP Anayasası bizim için ne diyor? Dergimizde bu sorunun yanıtını bulacaksınız.
***
Ekmek ve Gül çıkmadan birkaç gün önce 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde kadınlar yine alanlardaydı. “Barış olsun, kadın olsun, hayat olsun” sloganıyla barışta ısrarlı olduklarını bir kez daha dile getirdiler. Kadınları hayatın en kıyısına iten savaşı 26 yıldır yaşıyoruz ve “Artık yeter! Silahlar sussun, hayat konuşsun” diyoruz. Barışın sesini hep birlikte yükseltelim!
***
Özelleştirmelerin iki yanı keskin halleri evlerde yangına neden oluyor. Eş dost sohbetlerinde çarşıda pazarda artan fiyatlardan açılan söz, sonra dönüp faturalara geliyor. Hele şu hep tasarruf etmeye çalıştığımız elektriğe ne oluyor da her ay daha fazla para ödüyoruz, hiç düşündünüz mü? Sonra neden hemen kesiliyor elektrikler, pat diye? Elektrik Mühendisi Beyza Metin, Mukaddes Hanım’ın elektrik faturasının macerasını anlatıyor bizlere.
***
Üniversiteli arkadaşlarımız Dilek ve Ayşegül, binbir sıkıntıyla üniversite kazanmış genç kadınların, gittikleri yabancı şehirlerde yaşadıkları barınma sorununu taşıdılar sayfalarımıza. Sorun gerçekten de büyük, zira öğrenci yurtlarının sayısını artırmak yerine kapatmayı tercih eden devlet barınma sorununu cemaatlerin ellerine bırakmış durumda.
Eğitimin sorunları asıl olarak ilk ve orta öğretimde yeni dönemin başladığı 20 Eylül’den sonra gündemimize girecek gibi görünüyor. Kayıt parası, aidat, yol parası, defter-kitap masrafı, ulaşım derdi haberlerine alıştık artık da, asıl mesele ne yapacağız? Bütçesi olmayan bu eğitim sistemiyle nereye kadar gideceğiz?
Eğitim işin bir yanı! Diğer yanı sağlık. Artık büyükşehirlerde de uygulanmaya başlanan aile hekimliği nedeniyle sağlık ocakları hızla kapatılıyor. Ücretli ve yoksulların sağlık hakkını tamamen yok etmek için son adımlar da atılıyor. Önümüzdeki ay eğitim ve sağlıktaki halimizi ahvalimizi yansıttığımız, ama çözümü de tartıştığımız bir dergi yapalım istiyoruz: Parasız eğitim, parasız sağlık hayal mi? Siz ne dersiniz?
***
Bu kadar sıkıntının ard arda dizilmesi bizim suçumuz değil, ama Başbakan’ın her fırsatta söylediği gibi “takdir-i ilahi” de değil. Ekmek de, eşitlik de, demokrasi de, barış da ilahi adaletle gelmeyecek, biliyoruz.
Halk oylamasının yapılacağı 12 Eylül 2010, aynı zamanda bayramın da son günü. Referandum HAYIR’lı, bayramınız şeker olsun!
Ekmek ve Gül

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder