7 Eylül 2010 Salı

aynı nakarat yarısı bayat - Ekmek ve Gül Dergisi Eylül 2010 sayısı yazıları

aynı nakarat yarısı bayat 


Ara verilen dizlerin bazıları başladı, bazıları da bu ay içerisinde izleyicisiyle buluşacak. Bir de taze olanları var ki, bu reyting savaşında, tutunabilmek için fragmanlarıyla, oyuncuları sürekli ekranlarda, gazetelerde görmek mümkün.
Peki yeni sezonda yeni olan ne?
Geçtiğimiz yıl bol bol güzel kadınlar, yakışıklı/karizmatik erkekler, yasak aşklar, entrikalar, kavuşamayanlar, ağalar, beyler izledik. Henüz yayınlanan birkaç bölüme, fragmanlara, dizilerle ilgili çıkan yazılara dayanarak, bu sezon da izleyicileri - bir iki proje hariç- çok da farklı bir tablonun beklemediği görünüyor.
Çağrı Sarı'nın yazısı...



Örneğin yeni dizilerden henüz birkaç bölümü yayınlanan Yer Gök Aşk… İki kadın arasında kalan adamı anlatacak. Bildik bir hikaye karşımızda. Kapadokya’da çekilen dizi bir konakta geçiyor. Kapadokya ve konak sanırım tanıdık gelmiştir. Evet Asmalı Konak…
Dizinin mekanı Kapadokya olunca, bir ağa ve konak bulununca Asmalı Konak’ı andırmaması pek de mümkün görünmüyor. Sadece bu değil. Uyuşturucu ile mücadele eden bir ağa, evin her şeyinden sorumlu otoriter, dediğim dedik bir anne karakteri ile Aşk ve Ceza’dan esintiler buluyoruz ve son zamanların çok tutan, sık sık karşımıza çıkan iki kadın bir adam hikayesi. Dizi bu yönüyle Unutulmaz ve Kalp Ağrısı ile de kesişiyor. Bir adamın kalbine düşen iki kadın. Bu kadınlar kardeş… Bu hikaye bir zamanlar yayınlanan Bir İstanbul Masalı’ndan da tanıdık gelmiyor mu?
Bir iki cümleyle özetlemek gerekirse bebeğini kaybeden Toprak, konaktaki yeni doğmuş bebeğe sütünü vermek için kardeşi Havva ile beraber konağa yerleşir. Toprak’ın derdi şimdilik, sadece bebektir ancak kardeşi Havva, evin bekar oğlunun karısı olmak istemektedir. Çünkü evin gelini olursa, konağın da sahibi olur bu da güç ve zenginlik demek…
Kısa yoldan söyleyelim Asmalı Konak, Aşk ve Ceza, Unutulmaz, Kalp Ağrısı dizilerini izlediyseniz bu diziyi izlemeye gerek yok. “Yok izledim, ama hala doyamadım” diyorsanız siz bilirsiniz.

Fatmagül ne yapacak?
İddialı bir proje de bu ay başlayacak: “Fatmagül’ün Suçu Ne?”
1986 yılında başrollerini Hülya Avşar ve Aytaç Arman’ın oynadığı film Beren Saat’le dizi olarak geri dönüyor. Saat’in Aşk-ı Memnu’da canlandırdığı Bihter karakterinden sonra bu dizide oynayacağı Fatmagül karakterinin de çok tartışılacağını düşünüyoruz.
Bir kere “Fatmagül’ün suçu ne?” filminin en hatırda kalan yanı şuydu: Fatmagül bir grup zengin adamın tecavüzüne uğruyor, tecavüzcülerden biriyle evlendiriliyor ve zamanla kendisine çok kötü davranan tecavüzcüsüne aşık oluyor.
Kadın hareketinin şiddete karşı yıllardır verdiği mücadele sırasında gündeme gelen bir mesele; tecavüze uğrayan kadının tecavüzcüsüyle evlendirilmesi. Hukuk sisteminde bile yer bulmuş bir uygulama olarak çok tepki gördü. Yani 1986’dan bu yana köprünün altından çok sular aktı. Şimdi böyle bir konunun nasıl işleneceği, hassassiyetlerin dikkate alınıp alınmayacağı merak konusu. İzleyip, göreceğiz.

Güçlü, başarılı ama mutsuz
Başarılı Dizilerde genellikle eğitimli, iş sahibi ancak çalışmadan para kazanma yolları arayan, zengin koca bulma derdinde güzel kadınları görüyoruz. Ancak bu yıl ekranlarda güçlü kadın hikayeleri de yok değil. Örneğin ‘Umut Yolcuları’ dizisinde kadın bir emniyet müdürünü izleyeceğiz. Kimsesiz çocukların yaşamlarını ekrana taşıma iddiasındaki “Umut Yolcuları” dizinde oynayan Zuhal Olcay, Zahide Meral isimli emniyet müdürünü canlandırıyor. Şimdiye kadar ekranlardaki emniyet müdürleri, başkomiserler hep erkekti. Bu hikayede şube müdürü bir kadın. Güçlü ve başarılı, ancaaak.... aile ilişkileri zayıf.
Yani bir taraftan güçlü bir kadın karakter yaratılıyor ama diğer taraftan eksik bir şeyler var. Bir kadın işinde başarılı olduğu zaman özel hayatında başarılı olamaz mı? Zahide karakteri ile hissettirilen duygu işinde başarılı güçlü kadınların mutlaka hayatlarında eksik bir yanı olduğu mudur?
Bir de dizide milliyetçi, şoven söylemlere sıkça rastlanıyor. Yargısız infaz “güvenlik” olarak sunuluyor. Bütün bunları bir başka yazıda boylu boyuna tartışmak gerek. Ancak bahsedilen bütün bunlardan bağımsız Zahide karakterinin güçlü bir kadın çerçevesinde nasıl yansıtıldığı.

Türkan
Bu yıl bir başka kadın hikayesi olarak “Türkan”ı izleyeceğiz. Dizi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurucularından Doktor Türkan Saylan’ın yaşamını ele alıyor. Türkan Saylan dizide hırslı, çalışkan cesur, mükemmeliyetçi, sorumluluklarına bağlı, başarılı bir kadın olarak yansıtılacak. Kocasının işi ya da çocuğunun geleceğinin dışında, kendi başarıları, tutkuları ve hayat içerisinde var olma çabasıyla bir kadının ekrana yansıma ihtimali bile olumlu. Tabi Türkan Saylan’ın sadece son günlerine hapsolup kalınmazsa…
Buradan yetkililere sesleniyoruz kafamız çalışıyor, elimiz işliyor, cinselliğimizin ve fiziksel varlığımızın dışında da şeyler üretiyoruz. Bunu dikkate alarak yaratılmış kadın karakterlerin ekranlara yansıması yeni sezona gerçekten bir yenilik katacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder