7 Eylül 2010 Salı

Referandum Tartışmaları- Ekmek ve Gül Dergisi Eylül 2010 Sayısı Yazıları

Demokrasi ve eşit haklar için
HAYIR!


Kadınlar toplumun yarısı olduğu için, Anayasa değişikliğinin her bir maddesi, kadınların ilgi alanı içindedir ve referandumda taraflarını belirlemede etkilidir.
Anayasa değişiklik paketine “hayır” diyeceğiz. Çünkü, referanduma sunulan Anayasa değişiklik paketi, 12 Eylül Anayasası’nı demokratikleştirmiyor, tersine daha da gericileştirerek pekiştiriyor. Postal zoruyla kabul ettirilen despotik anayasayı özgür oylarla meşrulaştırmaya çalışıyor.
Mevcut değişiklik paketi; onbinlerce insanın yaşamına mal olan, kadınları en çok etkileyen Kürt sorununun eşit haklar temelinde çözümü, Aleviler başta olmak üzere farklı inanç kimliklerinin eşit haklara kavuşması, kadınlar için fiili eşitliği gerçekleştirecek temel ve acil demokratikleşme sorunlarının hiçbirinde olumlu bir adım içermiyor. Siyasal demokrasinin en önemli kriterlerinden biri olan siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğü sağlanmıyor, halk iradesini eğip büken yüzde 10 seçim barajına dokunulmuyor.
Paket, emekçilerin örgütlenme, grev ve sosyal haklar talebinde herhangi bir iyileşme içermediği gibi, kimi yanlarıyla emekçiler ve halk aleyhine, var olan antidemokratik düzeni daha da geriye götürecek yeni perçinler içeriyor.
Yıldız İmrek Koluaçık'ın yazısı...




Yargı daha da bağımlı hale getirilecek
1) Anayasa paketi; en önemli iddialarından biri olan “vesayet kurumlarının tasfiyesi” konusunda gerçekte adım atmıyor, vesayet kurumlarının devamını onaylatıyor. Halkın, emekçilerin zapturapt altına alınmasının ifadesi olan bu vesayet kurumlarının sürdürülmesinde egemen sınıfların ve AKP iktidarının sonsuz çıkarları bulunmaktadır.
Darbe anayasasının yaptığı en önemli değişikliklerden biri, burjuva demokrasisinin kuvvetler ayrılığı prensibini yasama ve yargı karşısında yürütmeyi güçlendirerek bozması ve yürütmenin hükümet dışındaki, siyaseten sorumsuz organlarına yargısal bağışıklık da sağlayarak despotik bir rejim inşa etmesidir. Halk iradesini denetim altına aldığı için “vesayet kurumları” olarak nitelenen MGK, YÖK, RTÜK, YAŞ gibi kurumlara dokunulmuyor. Bu kurumlar AKP etkisi arttığı ölçüde AKP tarafından da kutsanmıştır. Yürütme içinde yer alan, ancak, klasik parlamenter demokrasilerde sembolik bir temsil organı dışında rolü olmayan Cumhurbaşkanlığı, yeni yetkilerle donatılarak yeni vesayet organı haline getirilmiştir. Mevcut Anayasa paketi, cumhurbaşkanının yetkilerini daha da artırıyor, HSYK üzerinde Adalet Bakanı ve müsteşarının oluşturduğu vesayeti koruyor ve güçlendiriyor, yargıyı daha da bağımlı hale getiriyor. Cumhurbaşkanın HSYK ve Anayasa Mahkemesi’ne atama yetkisi genişletilerek siyasi iktidara bağlılığını artırıyor; Anayasa Mahkemesini en çok tartıştıran parti kapatmalara ilişkin kriterlere ise dokunulmuyor.

İşçi ve memur hakları daha da geriletiliyor
2) Paket işçilerin aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olmasına, aynı işkolunda ve aynı işyerinde, aynı dönemde birden fazla TİS yapılmasına izin veriyor. Siyasi iktidar ve liberaller tarafından bu durum bir özgürlük olarak sunuluyor. Öncelikle sermayenin eğilimi özgürlükler ve örgütlenme lehine değildir. Çel-Mer, Marmaray, Gaziantep Çemen Tekstil, belediyeler vs. sendikalaştıkları için işten atılanların ve TİS’in etkisizleştirilmesinin sadece birkaç örneğidir. Farklı sendikalara üye olmanın mümkün hale gelmesiyle, işçilerin mücadeleci sendikalar yanında hükümet/işveren sendikalarına da üye olmasına, neticede hükümet/işveren sendikasının güçlenmesine olanak sağlanmaktadır. Yetki meseleleri daha da içinden çıkılmaz hale getirilmekte, TİS ve grev süreçleri karmaşaya sürüklenmektedir.
Sermaye, diş geçirebildiği işyerlerinde kendi karını artıracak ikinci TİS’ler yapmayı ummaktadır. İSDEMİR’de ve LASSA’da önceki TİS’in altına düşen yeni ücret anlaşmaları bunun örneğidir. En büyük sermaye örgütü devlet ve daha fazla sömürü peşindeki sermayenin yardımına koşacak yandaş/işbirlikçi sendikalar, AKP hükümetiyle en fazla üye gücüne ulaşmışlardır. Diyalog sendikacıları, memurlar için toplu görüşmede olduğu gibi, açıkça sınıf aleyhine olan bu Anayasa değişikliğine “evet” diyerek şimdiden bu hizmeti sunmaktadırlar. Bu düzenleme ile sendikaların sınıfın mücadele örgütü olduğu gizlenmekte, sıradan birer sivil toplum örgütüne dönüştürülmektedir.
Ekonomik Sosyal Konsey oluşturulmasına ilişkin Anayasal düzenleme de, sınıf mücadelesi yerine sınıf işbirliğini geçirmeyi amaçlamaktadır. Bunun şimdiden kıdem tazminatının ortadan kaldırılması, bölgesel asgari ücret, işsizlik sigortasının yağmalanması gibi mühim açılımları getireceğine kehanet edebiliriz.
Kamu emekçilerine grevsiz TİS hakkı, ILO sözleşmelerinin ve fiili mücadelenin gerisinde kalan bir düzenlemedir. Grev hakkı gaspedilmiş, zorunlu tahkim kurulu yaratılarak ve bu kurulun bileşimi yasal düzenlemeye bırakılarak TİS hakkı, toplu görüşmeden farksızlaştırılmıştır. Sendikaların üyeleri adına dava açma hakkı da ortadan kaldırılmıştır.

Kadın hakları yine keyfiyete bırakılıyor
3) Anayasanın 10. maddesine eklenen fıkra kadınlara pozitif ayrımcılık sağlamıyor. Gerçek anlamda pozitif ayrımcılık, kadınlar lehine özel önlemler alma konusunda devlete, kamusal kurumlara ve sermayeye yükümler getiren bir düzenleme olmak zorundadır. CEDAW, hükümetlerin yükümlülüğünü gerektirmektedir. Ancak, mevcut değişiklik, hükümetleri bu konuda yine keyfiyete bırakmakta, sadece bu türlü özel önlemler aldıkları takdirde bu özel önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı olmayacağı vurgulanmaktadır. Ancak, hiçbir kadının bu Anayasal düzenlemeden hareket ederek, kadınlar lehine özel önlemler talep etme, yerine getirilmediği takdirde yargıya başvurma olanağı sağlanmamıştır. Bu düzenleme içi boş bir makyajdır. Ayrımcılık yasaklanmamıştır. Kadın emeğini koruyan, kadınlara ekonomik, siyasal ve sosyal alanda fiili eşitlik sağlayacak tedbirlere, şiddete karşı korunma mekanizmalarına yer verilmemiştir. Kadın cinayetleri yüzde 1400 artmıştır, ancak halen bireysel silahlanmayı artıran bir yasa taslağı meclistedir. Kadınların sosyal güvenlik hakları, emeklilik hakları geriye götürülmüştür. Kadınların ev içi emeğinin sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi, kadının evde ve işte çifte mesaisi dikkate alınarak erken emekliliğine imkan verilmesi gerekir. Anayasa değişikliği bu yükümlerin hiçbirini güvence altına alan bir içeriğe sahip değildir.

Hedef başkanlık sistemi
4) Referandumda evet çıkması demokrasi ve özgürlüklerin önünü mü açacaktır?
AKP, kendi ihtiyaç duyduğu Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin üye bileşimini değiştirecek, emekçilerin örgütlülüğünü dağıtacak değişiklikleri hedeflemektedir. Hedef başkanlık sistemidir. AKP kendi politik hedeflerine ulaştığında, artık yeni bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç duymayacak, mevcut despotik Anayasal hükümleri arkasına alarak başta işçi ve emekçiler, kadınlar, Kürt muhalifler olmak üzere, kendisinden farklı düşünen tüm kesimlere karşı baskı politikasını güçlendirecektir. Tersine, referandumdan hayır çıkması, toplumun demokratik Anayasa talebini güçlendirecektir. Demokratik bir anayasa, ancak örgütlü işçiler, emekçiler ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesi sonucunda gerçekleşecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder