24 Kasım 2010 Çarşamba

KADIN CİNAYETLERİ-Ekmek ve Gül Kasım 2010 Sayısı Yazıları


Bir sessiz katliam;
KADIN CİNAYETLERİ

Erkek egemen cinsiyetçi rol dağılımında kadın cephesinden aksamalar, itaatsizlikler, uyum yetersizlikleri; erkeğin muazzam şiddeti ile “yola getirilmekte”dir. Tek tek kadınlar ve genel olarak kadınlık; tek tek erkekler ve genel olarak erkeklik karşısında “terbiye edilmekte”dir. Kadınları kontrol altına alma, itaat ettirme sürecinin psikolojik baskı, hakaret, dayak, taciz, tecavüz gibi çeşitli pratiklerinin son halkası kadın cinayetleridir.

Türkiye, kadın-erkek eşitliği sıralamasında 130 ülke arasında 127. sıraya geriledi. Son 7 yılda Türkiye’de kadın cinayetleri 1400 kat arttı. Günde 4-5 kadın, 2010’un ilk 10 ayında 980 kadın öldürüldü, onlarcası da intihar etti ya da ettirildi.
İşte bu dehşet bilançosu AKP Hükümetleri’nin kadınlara hediyesi.
Kadın cinayetlerinin, küçük çaplı bir savaşın bilançosuna yaklaşan bir seyir izlediğini görmek mümkün. Ancak, bu ilan edilmemiş bir savaş ve kadınların ölüleri sayılmıyor.
Kadın cinayetleri, bir sessiz katliam olarak sürüyor. Hakim medya kadın cinayetlerini 3. sayfa haberleri olarak olağanlaştırıyor. Burjuva toplum düzenindeki tüm kirlilikler, tüm yetmezlikler ve çürüme, kadın üzerinden yansıyor topluma. Kadının konumu, topluma bir ayna tutuyor. İki yüzlü biçimde ya sevgiden, ya kıskançlıktan, ya namus gerekçesiyle, ya töre bahanesiyle öldürülüyor kadınlar. Kimileyin, yoksulluğun-çaresizliğin bir patlaması olarak yaşanıyor kadın cinayetleri.
Bir süredir kadınlar ölülerini saymaya başladı, yeni ölümlerin karşısında durmak için. Yeni ölümlerin karşısında durmak için dayanışma fikri İstanbul’dan Adana’ya, Ankara’dan İzmir’e, Eskişehir’e ülkenin dört bir yanına yayılıyor. 

Yıldız İmrek Koluaçık'ın yazısı...


Erkek egemen cinsiyetçi rol dağılımında kadın cephesinden aksamalar, itaatsizlikler, uyum yetersizlikleri; erkeğin muazzam şiddeti ile “yola getirilmekte”dir. Tek tek kadınlar ve genel olarak kadınlık; tek tek erkekler ve genel olarak erkeklik karşısında “terbiye edilmekte”dir. Kadınları kontrol altına alma, itaat ettirme sürecinin psikolojik baskı, hakaret, dayak, taciz, tecavüz gibi çeşitli pratiklerinin son halkası kadın cinayetleridir.
Hakim erkeklik konumu, sınıf egemenliği ile iç içe sürdürülür. Sınıflı toplumların son temsilcisi burjuva toplum, bir kez daha erkek egemenliğini kutsar. Düne kadar açıkça ve yasalar düzeyinde kadının itaat eden ikinci sınıf konumu, erkek şiddeti meşru görülüyordu. Kadınların mücadelesi ve sosyalizmin eşitlikçi pratiği sonucunda yasal düzeyde geri adım attırılmıştır. Ancak, burjuva toplumu fiilen kadınların cehennemi olmaya, erkek egemenliğini onaylamaya devam etmektedir.
Katille başbaşa
Burjuva devlet, şiddet gören, tehdit edilen kadını korumamakta, onu katiliyle başbaşa bırakmaktadır. Bu noktada kurban kadının sosyal sınıfı, statüsü, eğitim durumu pek fark yaratmamaktadır. Daha dün Ankara Adliyesi’nin göbeğinde adliye çalışanı ve BES üyesi Nejla Yıldız, Haziran’da Muğla Peyzaj Mimarları İl Temsilcisi Hülya Yolcubal eski sevgilileri tarafından öldürüldü. Her iki kadın eğitimli, kentli ve örgütlü idiler; kendilerine yönelen tehdit konusunda şikayetçi olmuş ve devletten yardım da istemişlerdi. Ama devlet onları korumadı, kadınların yaşamını ihmal edilebilir gördü.
Kadın cinayetlerinin önlenebilmesi, uzun erimde kadın-erkek eşitliğinin fiilen sağlanması, kadınların eşitliği ve özerkliğine saygı göstermeyi içselleştirmekle mümkün olabilir. Ancak bu hedefe varabilmek için kadın cinayetleri karşısında devletin aldığı tavır önemlidir ve cinayetlerin son bulması için acil önlemlerin alınmasını beklemek hakkımız.
Bu hedefe varabilmek için hangi önlemler alınabilir?

Devlet sorumludur

Öncelikle, ezilen cinse yönelik olduğu için kadın cinayetlerinin özel ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmesi, yani erkek cinayetlerine göre daha ağır ceza öngörülmesi gerekir. Bu önlem, kadınların özel ezilmişliğinin bilince çıkarılması, kadın cinayetlerinin caydırıcı olması için önemlidir. Aynı nedenle, kadın cinayetlerinde tahrik indiriminin uygulanamayacağı yasal hüküm altına alınmalıdır.
Kadınlara yönelik tehditlerin öncelikle soruşturulacağı ve derhal koruma önlemlerinin alınacağı, yasada özel olarak düzenlenmelidir.
Şiddete uğrayan, tehdit altındaki kadınlar için, ölmesini beklemeden önce sığınmaevleri, iş, sosyal güvence ve bağımsız konut edinme gibi olanaklar sağlanmalıdır. Kadın sığınaklarına ilişkin yasal yükümlülükler yerine getirilmeli, nüfusa göre ihtiyaç olan 1400 sığınma evi derhal ve doğrudan ödeneklerle gerçekleştirilmeli, görevini yerine getirmeyen yerel ve merkezi idare görevlileri hakkında derhal koğuşturma açılmalıdır.  
Kadının şiddete karşı korunması için sosyal, kültürel, hukuksal önlemleri almak ve uygulamak devletin görevidir. Devlet; imza koyduğu CEDAW ve Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi uyarınca artık sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Referandum boyunca, kadınlara pozitif ayrımcılık sakızını çiğneyen hükümet için şimdi samimiyet testi zamanıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder