17 Ağustos 2010 Salı

İŞTE KADINLARIN TATİLİ! Çalışmak ve kışa hazırlanmak-Ekmek ve Gül Dergisi Ağustos Sayısı Yazıları

İŞTE KADINLARIN TATİLİ! Çalışmak ve kışa hazırlanmak

Televizyonlar, reklamlar, ilanlar o kadar yer etmiş ki yaşamımızda, yaz deyince tatil geliyor çok kişinin aklına. Tatil deyince de dinlenmek. Sanırsınız ki herkes yazı böyle geçiriyor, tek dert tatili nerede geçireceğine karar vermek! Bir kez daha ticari medyanın kimlere hitap ettiğini hatırlıyoruz yaz ve tatil programlarını izleyince.
İşte biz de bu nedenle, sayfalarımızda emekçi kadınların yaz aylarını nasıl geçirdiğine yer vermek istedik. Ankara’da çoğunluğu ev hizmetlerinde çalışan kadınlarla konuştuk. Gördük ki biz kadınların evlerimiz, işlerimiz birbirinden farklı olsa da, evimizde yaptığımız işler birbirinin neredeyse aynı: Temizlik, yemek, ertesi günün hazırlığı, çocukların bakımı… Benzer şekilde yaz programlarımız da birbirine benziyor: Çalışmak, mutfağımızı kışa hazırlamak, yakınlarımıza destek olmak, çocuklarımız için endişelenmek…
Sultan Açık ve Nazife Ortakçı'nın haberi...




HİÇ TATİLE GİTMEDİK
Hatice Günel: Ev hizmetlerinde çalışıyorum. 20 yıldır aynı evde çalışıyorum. Yazın iznim yok. Yazın tatile gittiklerinde anahtarı verirler, onlar yokken gider çiçekleri sularım, evi havalandırırım, tozları alır gelirim. Tatile gidebiliyor muyuz? Kesinlikle tatile gitmiyoruz, hiç de gitmedik. Benim çocuklarım büyük ve evli, ben eşimle kalıyorum. Yazın evde olduğum günlerde evimin işleriyle uğraşıyorum. Yünlerimi yapıyorum, badana, boya, temizlik işlerimi yapıyorum. Daha sonra da kış hazırlıklarımı yapıyorum; konserve, turşu, salça, kurutma falan… benim yazım da böyle geçiyor işte…

BODRUM’A DEĞİL BODRUMA GİDİYORUM
Gülay Yorgancı: Temizlik işlerinde çalışıyorum. Ben şirket aracılığı ile çalışıyorum. Ne zaman iş çıkarsa o zaman gitmek zorundayım. Paraya çok ihtiyacımız olduğu için izin kullanamıyorum. Yazın arada sırada Bodrum'a gidiyorum… Ama “apartman bodrumuna”… Hortum, temizlik malzemesi vs. almaya… O işin şakası tabii, para bulsam birkaç gün köyüme gideceğim, orada kış hazırlıklarımı yapacağım. İşte peynirimi bastıracağım, konserve, turşu, kurutma gibi kış yiyeceklerimi hazırlayacağım. Nohut, fasulye, yarma, bulgur, mercimek bizim kışın yediğimiz temel yiyecekler, bunları köyden alıyorum. Eşim çalışıyor. Üç çocuğum var; 11, 12, 13 yaşlarında. Bir yaz okuluna ya da yüzmeye gönderemiyorum onları. Yazı sokaklarda ve evde geçiriyorlar.

BENİM DE EŞİMİN DE İZNİ YOK
Selma Usul: Ev işlerinde çalışıyorum. Evine gittiğim kişiler tatile gitmediği sürece ben çalışmak zorundayım. Onlar gidince ben de işsiz ve parasızım. Evlerine gittiğim kişiler ayrı zamanlarda gidiyorlar tatile, zaten aynı zamanda gitseler bile bizim tatile gitme imkânımız yok. Havalar biraz ısınınca ben önce yünlerimi yapıyorum. Sonra badana, boya işleri, ardından kış hazırlıkları. Yani konserve, turşu, reçel, kurutma gibi hazırlıklar. Eşim taksi şoförü, sürekli çalışmak zorunda, ona da tatil, izin falan yok. Kızım da evde oturuyor. Yaz okuluna yüzmeye falan gönderemiyorum, yaz böyle geçiyor. Fırsat bulursak on günlüğüne köye gidiyoruz. Orada da annemin temizliğini ve kış hazırlığını yapıyorum.

TEMİZLİK, BOYA BADANA, BAĞ BAHÇE, EKMEK, YÜN…
Nevruz Türkyılmaz: Beş yıldır ev hizmetlerinde çalışıyorum. Çalıştığım insanlar tatile gidince ben de on-onbeş gün izin kullanıyorum. Tabi izinli olduğum günlerde ücret alamıyorum. Okullar kapanınca kendi boş günlerimde yün, boya, badana gibi temizlik işlerimi yapıyorum. İznimde de eşim ve çocuklarımla birlikte köye gidiyoruz, orada da annemin ve kayınvalidemin temizliklerini, yünlerini yapıyorum. Temizlik bitince bağa, üzüme gidiyoruz, ekmek yapıyoruz, kışlık ekmeklerimizi yapıyoruz. Sonra eve dönüp iş başı yapıyoruz. Çocuklar da vakitlerini evde ya da sokakta geçiriyor.

AKILLARI ÇOCUKLARINDA
Müsade Yasdur: Üç kızım var. Eşim Ankara dışında. Kızlarımı evde bırakıp işyerine gidiyorum. Kızlarıma diyorum ki, birileri sokakta sizi izlerse karşınıza çıkan ilk kadına "anne" diye bağırarak koşun. Sizi takip eden kişi o kadını anneniz sanarak uzaklaşır. Kapıyı kimseye açmayın. Kapıya kamera taktırdık, kameraya bakmadan kapıyı açmayın diye tembihliyorum. İşteyken de sürekli telefonla onları kontrol ediyorum. Eve yorgun gidiyorum. Kızlar yemek yapmaya, temizlik yapmaya kalkıyor. Kendilerine bir zarar vereceklerinden korkuyorum. Yazın onlarla tatil yapamıyorum.

Müjgan Ülker: Keçiören’de oturuyorum. Bir oğlum var. Çocukla sabah beşte kalkıyoruz. Kahvaltıdan sonra çocuk servisle Balgat'taki okuluna gidiyor. Eşim ve ben asgari ücretle çalışıyoruz. Çocuk eve geldiğinde evde kimse olmuyor. Bazen ona yemek hazırlıyorum, bazen onu bile yapamıyorum. Onun aç olduğunu düşünerek endişeleniyorum. Kendine yemek hazırlarken, eve veya kendine zarar verebiliyor. Telefonla sürekli kontrol ediyorum. Anahtarı unutup dışarıda kalabiliyor. Çevremiz kötü. Şimdi bir de tatil oldu, okul da yok. Biz çalışan kadınlar elimizde olmadan çocuklarımızın sırtına çok yük yüklüyoruz. Kurallar koyuyoruz. Benim çocuğum eve geldiğinde kapıyı açan olmuyor. Onu karşılayan olmuyor. Eve döndüğümüzde yorgunluktan hiçbir şey yapamıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder