18 Ağustos 2010 Çarşamba

Yuvarlakçaylı kadınlardan mektup var...- Ekmek ve Gül Dergisi Ağustos Sayısı Yazıları

YUVARLAKÇAYLI KADINLARDAN MEKTUP VAR
Evdeki işleri halledip buraya geliyoruz
Burada 12 Aralık’tan beri, bizlerden habersiz karar verilerek yapılması düşünülen HES’i istemediğimiz için; evimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi bırakarak suyun gözünde nöbet tutuyoruz. Buraya gelmediğimiz gün yok; evdeki işlerimizi halledip direk buraya geliyoruz.
Önceleri buraya piknik yapmak, serinlemek ve adaklarımızı adamak için belirli günlerde geliyorduk. Şimdi suyumuz elimizden alınmasın, burası doğasıyla kalsın diye gece gündüz buradayız. Burada yaşamaya alıştık, koca bir kış geçti çadırlarda yattık; bir kış daha geçiririz suyumuzu vermeyiz. Yemeklerimizi hep beraber yaptık, gelen misafirlerimize de yedirdik… Koca bir aileyiz artık...


Havalar çok ısındı ama yine de buradayız. Burada bekliyoruz diye hakkımızda suç duyuruları yapıldı, savcılıkta hemen hemen her hafta ifade veriyoruz.
Tarlalarımız buradan sulanıyor, yaz aylarında dahi bize yetmeyen bu su, santralin kurulmasından sonra nasıl yetecek? Kendimiz ekerek üretiyoruz, çocuklarımızı okutuyor, bu suyla beslediğimiz ekinleri satarak çocuklarımıza yediriyoruz. Tarlamı sulayamazsam, karnımı doyuramazsam, pazarda satamazsam, nasıl geçineceğim bunu düşünen var mı?
Hepimiz, evimizde, bağımızda, bahçemizde ne varsa getirip burada paylaşarak yiyoruz, paylaştıkça bereketi de artıyor. Keşke Başbakanımız da gelse aramızda olsa, bu kadar insan acaba neden karşı diye, gelse de bir sorsa… Anlatsak gezdirsek buraları, öncesinde çekilen resimleri de görse bir de şimdiki haline baksa o da üzülür. Altında gölgelendiğimiz ağaçlarımıza çürük demişler, kestiler… Çürük ağaç filizlenir mi? Şimdi hepsi filizlendi tekrar büyüyor.
Devlet büyüklerimiz de bizi ziyaret etti söz verdiler, onlara ve adalete güveniyoruz. Ne zaman iyi haber gelecek bekliyoruz. Şirket geri çekildi, anladılar hata yapıldığını. Gazeteciler, televizyoncular da geldi gördü. Milletvekillerimiz, parti başkan yardımcıları da, diğer illerden de gelenler oldu, destek verdiler. Herkes gördü burası betonlarla dolacak bir yer değil. Buranın yakınlarında Akköprü Barajı da var, hala bitmedi. Burada suyun önünü keserlerse bu su küser başka yerden çıkar, uzmanlarda geldi baktı, aynısını dediler. O zaman ne olacak, alan şirket ceketini alıp gider, biz nereye sığarız nereye gideriz.
Bütün geleceğimiz bu suya bağlı. Dört tane çocuğum var. Dördünü de okutuyorum. Diyelim ki ileride meslek sahibi olamadı gelecekleri bu suya bağlı. Onun için anneleri olarak bu suya sahip çıkmak zorundayım. Şirketlere peşkeş çekilmesini istemiyorum. Bizi neden hiçe saymışlar? Yuvarlakçay sonsuza dek bizimdir ve özgür akacak. Suyumuz bize bırakılana kadar burada beklemeye devam edeceğiz, bu da böyle bilene!
Durkadın Yorulmaz (36)
Su hayat demek
Bu suyun güzelliğini anlata anlata bitiremem. Su demek hayat demek böyle bir hayatı böyle bir doğayı kim yok etmek ister ki? Bugün suyun kaynağına gidemedim ama orada olan arkadaşlarımız var, onların da orada yılmadan beklemeleri ne büyük mutluluk. O doğayla o Yuvarlakçay’la beraber olmak ne güzel bir duygu. Her insan bu duyguyu yaşayamaz, o kadar güzel bir dünya yaratmış ki güzel rabbim bir insanoğlu onu nasıl yok edebilir? Kısacası bu su bizim hayatımız.
Pınar Daşgın (23)

Bu su bizim geleceğimiz
Santral yaptırmamayı düşüyoruz. Bizim geleceğimiz bu suya bağlı. Kış boyunca suyumuzu bekledik, hala daha beklemekteyiz. Çocuklarımızın, torunlarımızın, geleceği bu suya bağlı. Bu Yuvarlakçay’ın suyu olmasa biz ölürüz. Hiçbir şeyimiz olmasın sadece suyumuz olsun yeter!
Suna Daşgın (44)

Yuvarlakçay özgür aksın!
Ben 34 yaşıma kadar Yuvarlakçay’ın suyuyla büyüdüm ve ölene kadar bu suyun hayatımızda olmasını istiyorum. Ve bu suyun hep özgür akmasını bütün kalbimle diliyorum. Bu santralin yapılmaması için ne gerekiyorsa yaptık yapacağız da.
Gülay Gönül (34)

Yargıdan olumlu karar bekliyoruz
Bunu yapmak isteyen insanlar öyle acımasız olmuşlar ki nasıl bir doğayı yok ettiklerini görmüyorlar. Eylemci olarak Topgözü mevkiinde Yuvarlakçay deresi yakınlarında bulunmaktayız. Amacımız yargıdan olumlu bir karar çıkana kadar suyumuza sahip çıkmak. Beyobası ve Pınarköy olarak suyumuzu koruyacağız.
Fatma Gök (49)

Çınar ağaçlarımızı kestiler ama…
Çocuklarımızın geleceği için deremizin üzerine santral kurdurmayacağız. Bağ ve bahçelerimizi bu suyla suluyoruz. Çınar ağaçlarımız kestiler artık altında piknik yapamıyoruz ama daha fazlasına izin vermeyeceğiz. Suyumuz için kanımızın son damlasına kadar savaşırız.
Fidan Ceylan (34)

Başbakan’a da gideriz
Burada çok güzel günlerimiz geçti. Bu güzelliği görmeyen bilemez. Suyumuzu yok ettirmemek için her şeyi yapmaya hazırız. Ağaçlarımızı kestiler, ama suyumuzu alamazlar. Gerekirse Başbakana kadar gideriz. Çünkü çocuklarımız var, mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz.
Nimet Duran (20)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder