17 Ağustos 2010 Salı

Kadınların sefalet yolculuğu- Ekmek ve Gül Dergisi Ağustos Sayısı Yazıları

Kadınların sefalet yolculuğu

Zerdali rengiyle dünya pazarında yerini alan “mişmiş”in yükünü omuzlayan kadın işçiler, kayısı tüketimindeki talebe denk düşmeyen koşullarda çalışıyorlar. Sigortasız, 12 saati aşan çalışma süresi ve tüm sosyal haklardan uzak bir yaşam. Adıyaman’dan, Diyarbakır’dan, Urfa’dan gelen mevsimlik işçilerin özlemi yılın 7 ayını dışarıda geçirdikleri göçebe yaşamlarının son bulması.

Derya Karaçoban'ın haberi...



“16 yaşından büyük işçilerin ücreti 19 TL'dir. Çalışan işçiler bunun dışında üreticilerden hiçbir hak iddia edemezler. İşverenler çalışanlarına ilave yardımlar konusunda serbesttir.”
Kayısı işçilerinin durumunu özetleyen bu sözler Malatya Ziraat Odası Başkanı Bayram Polatbaşı’na ait. Bu sözler, dünya kayısı pazarının neredeyse yüzde 90’ını elinde bulunduran Malatya’da kayısı işçilerinin çalışma koşullarındaki “acımasızlığı” anlatıyor.
Ağır şartlar taşıyan kayısı işçiliğinin neredeyse tamamını kadın işçiler oluşturuyor. Kayısı, kadınların hünerli ellerinde istenilen kıvama geliyor…
Kamyonlar yükleniyor. Önce eşyalar. Sonra insanlar… Üst üste. Yan yana istifleniyorlar: yiyecek, yatacaklarla bir arada. Sonra çıkıyorlar yola. Cehennem sıcağı üzerlerinde... Zorlu yolculuk genellikle Urfa, bazen Diyarbakır, çoğu zaman da Adıyaman’dan başlıyor. Çıktıkları yollar kısaldıkça yaklaşıyorlar kendi gerçekliklerine.
Malatya’nın nüfusunu kayısı hasadı dönemi 30 bin civarı artıran mevsimlik göçle gelen işçiler, geldikleri yerlerden getirdikleri öteberilerle önce bir ayı aşkın kalacakları bir yaşam kurmaya girişiyorlar. Çadır, naylon, kimi zaman da ağaç dallarından oluşan banyo, tuvalet ve barınma alanlarının “insani” olandan uzak olması en önemli sorun.
Tan yerinin ağarması ile başlayan iş, günün kararması ile de bitmiyor. Birçok işçinin mesaisi gecenin geç saatlerine kadar sürebiliyor. Uyanır uyanmaz kahvaltı yapılmadan bezlerin üzerine kurutulması için serilen kayısının toplanacak kıvama gelenleri seçiliyor. Kahvaltı yapılıyor ve sonra bahçeye, kayısı toplamaya gidiliyor. Öğle saatlerine kadar süren toplama işi, öğleden sonra bir önceki gün toplanan, islim damında kükürtlenen kayısıların serilmesi ile devam ediyor. Ağaçtaki kayısı toplanana kadar yapılan bu işler, kurutularak uygun kıvama getirilen kükürtlü kayısının çekirdeğinin çıkarılması ile devam ediyor. El becerisi, çabukluğu ve biraz da yetenek isteyen tüm bu işlerin altından ustalıkla kalkıyor kayısının kadın işçileri.
Kayısının kadınlarının yüzleri yaşlarını katlıyor neredeyse. Nedenlerinin başında ise aralıksız evde yapılan doğumlar, beslenme, barınma alanlarındaki yetersizlikler ve ağır çalışma koşulları geliyor.
Çadırların ve kayısının işlendiği alanda ise ayakkabısız, yüzünde yediklerinin izleri olan çocuklar dolaşadurur. Kendi hallerinde büyümeye terkedilmiş çocuklar.

Malatya sadece bir durak
Zerdali rengiyle dünya pazarında yerini alan “mişmiş”in yükünü omuzlayan kadın işçiler, kayısı tüketimindeki talebe denk düşmeyen koşullarda çalışıyorlar. Sigortasız, 12 saati aşan çalışma süresi ve tüm sosyal haklardan uzak bir yaşam. Adıyaman’dan, Diyarbakır’dan
Urfa’dan gelen mevsimlik işçilerin özlemi yılın 7 ayını dışarıda geçirdikleri göçebe yaşamlarının son bulması. Malatya sadece bir durak… Göçebe ve insani olan tüm koşullardan uzak bu yaşamlarının son bulmasını sağlayacak olan Doğu, Güneydoğu’ya dumanı tüten fabrikaların yapılması tek istekleri… Sigortalı, iş güvencesi olan insanca çalışma koşulları ve ücret. Belki de Urfa’nın Suruç ilçesinden gelen Çelik ailesinin yaşadığı gibi: Fırat’a 40 kilometre uzaklıktaki köylerindeki topraklarını ekememelerinin nedeni susuzluk. Tüm ırgatların özlemi aynı; iş olanaklarının yaratılması… Bölgede Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan köy boşaltmalarının yarattığı devasa yoksulluk, işsizlikten doğan mevsimlik göç.
Bugün AKP hükümetinin referanduma götürdüğü “Kürt paketi”, bu devasa işsizliği bitirecek, Harranlının suya hasret çatlayan topraklarını doyuracak, mevsimlik göçü önleyecek sosyal, siyasal, ekonomik sorunları çözecek mi? O zaman Berivan kayısıda çalışmak zorunda olduğu için okulunu bırakma zorunluluğunu ortadan kaldıracak koşullar yaratılacak mı? Tüm ırgatlara insanca yaşam, çalışma koşulları sağlanacak mı? Irgatların avurtları çökmüş, yaşının çok üstünde gösteren yüzleri gençleşecek, acıyla bakan gözleri mutluluk saçacak mı dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder